KENELERLE MÜCADELE/İLAÇLAMA YÖNTEMLERİ

Kenelerle mücadele ve ilaçlama stratejik bir plan dâhilinde yapılabilmesi için biyolojilerinin iyi bilinmesi zorunludur. Tabiatta tam anlamıyla radikal çözüme ulaşabilecek bir mücadelenin yapılabilmesi söz konusu değildir.

Akarisidlerle kene ilaçlaması ancak konak üzerinde ve dar alanda başarılı olur. Belli bir süreden sonra da kullanılan akarisidlere karşı direnç gelişimi söz konusu olabilir.

Aslında kenelerle ilaçlı mücadele hayvan barınaklarında başlar. Bunun dışında kenelerin yaşam alanlarının değiştirilmesi, herbisidal ilaç kullanma, araziyi belli aralıklarla sürme, konak hayvanların ortamdan uzak tutulması gibi önlemler mücadelede etkilidir.

Kene ilaçlamasında ve kenelerle bulaşan hastalıkların önlenmesinde bilinçli olmak çok önemlidir. İnsanlar keneler hakkında doğru bilgilerle doyurulursa kenelerin insanlara tutunma şansı azalacaktır. 'Bu keneler eskiden beri vardı ve insanlara tutunurlardı, hiçbir şey olmazdı.' mantığıyla hareket edilmemeli, insanlar bu konuda bilinçlendirilmeli, insanlara yeterli eğitim verilmelidir.

Kenelerin yoğun olarak bulunabileceği ortamlara girmek zorunda olan insanların gerekli önlemleri almaları çok önemlidir. Keneler genellikle otlu ve ormanlık alanlarda insanlara tutunur. Böyle yerlere gidecek olan insanların uygun elbise giyinmeleri, elbise ve vücutlarına repellent sürmeleri mutlaka gereklidir.

İnsanların çok sık piknik yaptığı mesire yerlerinin çimleri kısa aralıklarla biçilmeli ve kene ilaçlaması yapılmalıdır. İlaçlanan bu bölgelere konak hayvanlarının girişi engellenmelidir.

İnsanların yanlış bir kanısı da konak hayvandan kendilerine kene bulaşabileceği endişesidir. Hâlbuki kene bir konağa tutunduğunda dişi ise tam doymadan konağını terk etmez. Yani mevcut konağının kanını beğenmeyip bir başka konağı tercih etme gibi bir alışkanlığı yoktur. Konak üzerinde bulunan erkek kene ise çiftleşmeden sonra ölecektir yani tehlike bu yönde olamaz. Ancak konak hayvanların bulunduğu arazilerde yeterince kan emdikten sonra konağını terk eden dişi kenenin yumurtalarından çıkan larvalar o bölge için tehlike arz eder.

Kene insana tutunduğunda belki o kişi erken farkına varmayabilir. Böyle durumlarda telaşlanmamak gerekir. Unutulmamalıdır ki kene virüsü taşıyorsa zaten ilk tutunmada virüsü vücuda vermiştir. Keneyi vücuttan uzaklaştırmaya uğraşmayla zaman geçirmeyip kanamalı kırım kongo ateşi (KKKA ) hastalığının teşhis ve tedavisinin yapılabileceği bir hastaneye başvurmak en doğrusudur.

Kenelerle Biyolojik Mücadele

Bunun dışında biyolojik kontrol olarak kenelerin üremesini önleme anlamında kısırlaştırma çalışmaları ve kenelerin doğal düşmanlarının ortama salınması gibi önlemler de bazı ülkelerde uygulanmaktadır.

Kenelerle Kimyasal Mücadele / İlaçlama

Gerek insanları gerekse hayvanları kenelerden korumak için haşere kovucu ilaçlar (repellent) olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir (Bunlar sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir.).

Diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, kene ilacı (insektisit) ile uygulamanın uygun görüldüğü durumlarda çevre ilaçlaması yapılmalıdır.

Kenelerle Mücadelede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Hastalığın bulaşmasında keneler önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle kene mücadelesi önemlidir fakat oldukça da zordur.
   - İnsanlar kenelerden uzak tutulabilir ise bulaşması önlenebilir. Bu nedenle de mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekir.
   - Kenelerin yoğun olabileceği çalı, çırpı ve gür ot bulunan alanlardan uzak durulmalı; alanlara çıplak ayak ya da kısa giysiler ile gidilmemelidir.
   - Bu alanlara av ya da görev gereği gidenler; lastik çizme giymeli, pantolonlarının paçalarını çorap içine almalıdır.
   - Görevi nedeni ile risk grubunda yer alan kişilerin, hayvanların ve hastaların kan ve vücut sıvılarından korunmak için mutlaka eldiven, önlük, gözlük, maske vb. giymeleri gerekmektedir.
   - Haşere kovucular hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir. Ayrıca bu maddelerin emdirildiği plastik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.
   - Kenelerin bulunduğu alanlara gidildiği zaman vücut belli aralıklarla kene için taranmalıdır.
   - Vücuda yapışmış keneler uygun bir şekilde kene ezilmeden, ağızdan veya başından tutularak bir cımbız veya pens yardımıyla çıkartılır. Isırılan yer alkolle temizlenmelidir. Mümkünse kene, tanı için alkolde saklanmalıdır.

KENELERİN PATOJENİK (HASTALIK YAPMA) ÖZELLİKLERİ

Risk Altında Bulunanlar

Hastalık genellikle meslek hastalığı şeklinde karşımıza çıkar.
   - Tarım ve hayvancılıkla uğraşan veterinerler,
   - Kasaplar,
   - Mezbaha çalışanları,
   - Sağlık personeli (Özellikle risk gurubudur.),
   - Kamp ve piknik yapanlar, askerler ve korunmasız olarak yeşil alanlarda bulunanlar risk altındadır.
Henüz ergin olmamış hylomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza eder. Ergin kene olduğunda da hayvanlardan ve insanlardan kan emerken bulaştırır.

Kenelerden Bulaşan Hastalıklar

Kenelerin mekanik ve biyolojik vektörlük yaparak sebep olduğu hastalıklardan; babesiosis, brucellosis, veba, salmonellosis, listeriosis, luping-ill, lyme, tropikal theileriosis, anaplasmosis'e Türkiye'de sıklıkla rastlanmaktadır. Son zamanlarda kırım kongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığı sıklıkla görülmeye başlamıştır. Bunların dışında hayvanlardan kan emen kenelerin sebep olduğu zehirlenmeler ve felçler de çok sık olarak ortaya çıkmaktadır.

Kırım kongo hemorajik ateş (KKHA)

Keneler tarafından taşınan nairovirüs isimli bir mikrobiyal etken tarafından neden olunan ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden hayvan kaynaklı bir enfeksiyondur.

Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hâlâ yüksektir.

Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1-3 gündür. Bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazla ise 13 gün olabilmektedir.

En önemli belirtileri şunlardır:
   - Ateş
   - Kırıklık
   - Baş ağrısı
   - Hâlsizlik
   - Kanama pıhtılaşma mekanizmalarının bozulması sonucu yüz ve göğüste kırmızı döküntüler ve gözlerde kızarıklık,
   - Gövde, kol ve bacaklarda morluklar,
   - Burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür. Ölüm; karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezlikleri nedeni ile olmaktadır.